Mısır, tarihi, kültürü ve coğrafyası yanında, Kuzey Afrika’nın en özgün mutfaklarından birine de sahip bir ülke. Mısır, coğrafi konum olarak üç önemli bölgeye ayrılır. Birincisi kuzeyda 1000 km.lik bir kıyı şeridi olan Akdeniz kıyısı ile, doğuda yine 1000 km.lik Kızıldeniz kıyı şerididir. İkinci bölge ise Nil Deltasıdır.
Yüzölçümü küçük olan bu bölge nüfus yoğunluğu açısından en fazla olanıdır. Üçüncü bölge ise, Nil Nehri’nin her iki tarafında ve Sina Yarımadasının ortasında bulunan çöldür. Bu coğrafi konum, toplumun sosyo-ekonomik konumunu belirlediği gibi yeme alışkanlıklarını da belirler.
Kıyı şeridinde daha çok balık ve deniz ürünleri, Nil Nehri Deltası’nda ise pirinç ve kümes hayvanları yenir. Çölde ise daha çok kuzu, koyun ve bakliyat tüketilir.
Mısırlılar kahvaltıda ekmek, tereyağı, reçel, bal ve değişik peynirler yer, yanında ise süt veya çay içerler. Bazı bölgelerde kahvaltıda kaynamış yumurta, bazılarında ise Tameya denilen Mısır’a özgü bir yemek yerler. Tameya bakla ve undan yapılmış bir çeşit sebze köftesidir. Kızartıldıktan sonra üzerine susam serpilerek yenir.
Mısırlılar öğle yemeklerini, öğleden sonra saat dört civarında yerler. Öğle yemeği kışın, çorba, tavuk veya kuzu eti, salata veya sebze, makama veya pilavdan oluşur ve meyve ile biter.
Mısır sıcak bir ülke olduğu için, Mısır Mutfağı genelde sebze ve meyveye dayalıdır. Bu ülkede çok bol ve çeşitli sebze ve meyve yetişir ve çok da ucuzdur.
Mısır halkının yemekleri daha çok tencere yemekleridir. Kızartma ve ızgara da sık kullanılan ve sevilen pişirme yöntemlerindendir. Tencere yemeklerinde en önemli olanlar çorbalardır. Özellikle tüm baklagilleri kullanarak çok çeşilli ve zengin çorbalar yaparlar. Baharat ve ot olarak en çok karabiber, kimyon, kuru nane, dereotu, samusak, soğan, maydanoz ve kişniş kullanan Mısırlılar, tatlıya da çok düşkündür. Baklava, kadayıf, kabak tatlısı ve tüm sütlü tatlılar hemen her gün aranan tatlılardandır. Bu tatlıların en önemlilerinden biri “Ommu Ali” “Ali’nin Annesi” dir. Bu tatlının küçük bir öyküsü vardır. Bu öyküye göre, Mısır Hıdiv’i (Osmanlı’nın Mısır Valisi) zaman zaman kıyafet değiştirerek halkın arasına karışır ve onları evlerinde “Tanrı misafiri” olarak ziyaret ederdi. Tine bir akşam Vali, Kahire’nin yan mahallelerinden birindeki küçük bir evin kapısını çalar ve eve konuk olur. Kıyafet değişikliğine rağmen Vali’yi tanıyan aile ne ikram edeceği konusunda telaşa düşer. Evde yenebilecek hemen hiçbir şey yoktur. Fakat evin hanımı mulfağındaki malzemelerle, ki bunlar çeşitli kuruyemişler, süt ve yufkadır, çok hoş bir tatlı yapar ve Vali’ye ikram eder. Vali tatlıyı çok sever, ev sahibine tatlının adını sorar. Tatlının herhangi bir adı olmadığından ev sahibi birden şaşırır ve hemen tatlıyı karısı yaptığı için “Ommu Ali” “Ali’nin Annesi” der. O gün bugün Mısırda bu tatlı ünlü olur ve büyük bir zevkle yenir.
Mısırlıların ilkbahar başlangıcında kutlanan “Firavunlar Bayramı” vardır. Bu bayramda Mısırlılar taze soğan, tuzlu balık ve haşlanmış yumurta yerler.
Mısırlıların günlük yaşamında Türk Kahvesinin çok önemli bir yeri vardır. Yalnız Mısırlılar bu kahvenin içine çekilmiş kakule katarak, kahveyi kokulandırırlar.
Kaynak: www.lezzetsirri.com
No comments:
Post a Comment