Broadway 46. Cadde'de The French Quarter Oteli'nin sokağında yeni açılmış bir Türk restoranı keşfettik. Sıcak dekoru, tertemiz örtüleri, işletme yetkilisi güzeller güzeli İzmirli kızımız ve Atatürk'ün girişteki portresi bizi Türkiye'de, İzmir'de, Kordon'da hissettirdi
BESİM KAZADO
Yurt dışında, hele bu son seyahatlerimde bol bol Türk restoranlarında birbirinden lezzetli yemekler yedim. Ama son New York yolculuğumda Broadway 46. Cadde'de herkese tavsiye ettiğim The French Quarter Oteli'nin sokağında (ki bu değişik ülkelerin restoranlarının sokağı) yeni açılmış bir Türk restoranını keşfettik. Benim için çok özel, çünkü benim en sevdiğim şehir İzmir'in adını taşıyor; Smyrna... Hemen içeri girdik; sıcak dekoru, tertemiz örtüleri, çoğu Türk olan içecekleri, çok sıcak biri İzmirli, biri Antakyalı birbirinden efendi gencecik patronları, Türklerden oluşan personeli, işletme yetkilisi güzeller güzeli İzmirli kızımız ve Atatürk'ün girişteki portresi bizi Türkiye'de, İzmir'de, Kordon'da hissettirdi (deniz olmamasına rağmen)... O kadar rahat hissettik ki kendimizi, acilen gitmemiz gereken Broadway müzikaline yetişip, çıkar çıkmaz Smyrna'ya döndük ve İzmirli genç patron Emrah Öğüt'le keyifli bir sohbet yaptık.
- Kaç yıldır New York'tasın?
Tam 10 yıl oldu.
-Buraya belli bir sebepten dolayı mı geldin?
Turist olarak geldim. Öğrenci olmak istedim. 2001 olayları patladı. Kalmayı düşündüğüm için çalışmaya başladım. Uzun bir süre restoranda çalıştım. Bu işi iyice öğrenmeye karar vermiştim. Başardım da... Sizce?
-Servis başlasın hele... İzmir'de de bu sektörde miydin?
Hayır ailem tekstil işiyle meşguller. Gömlek üzerine, ben de firmanın finans bölümüne bakıyordum.
-Tahsilin?
Özel Türk Koleji mezunuyum.
-Burada senin gibi İzmirliler var mı?
Çok. Öğrenciler, ticaretle uğraşanlar, Amerikalı eşleri olan buraya yerleşmiş veya gidip gelen çok başarılı İzmirliler var.
-Nereden buluyorsunuz birbirinizi İzmirliler?
İzmir Amerikan Derneği'miz var. 2 yılını doldurdu derneğimiz. Yemekler tertipliyoruz, birlikte olmaya çalışıyoruz. Bir de Karşıyaka Amerikan Derneği de var. Buralardan eğitime muhtaç çocuklara ve gençlere destekler sağlıyoruz. Mesela yakında bizim mekanda bir gece tertipliyoruz. Destek sağlamak için.
ANNE TARİFLERİ
-Yemek eğitimi aldın mı?
Bilirsiniz İzmir yemekleri ayrıcalıklıdır. Türk kebapları dışındaki ev tarzı mezeler hepsi annemden gördüklerimdir.
-İzmir?
Dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağımız tüm değerlerin olduğu tek değerli yer İzmir. Amerika'da ilk İzmir restoranını açmak şerefi ve zevki bana nasip olduğu için çok da mutluyum.
-İzmir'in adını taşıyan bir restoran açtığınız için tepki aldınız mı?
Çok güzel methiyeler aldık, ama çok ilginç bir tablo ile de karşılaştık. İlk haftamızda Smyrna adını verdiğimiz için bir grup tarafından itirazlarla karşılaştık, yok bu Yunan ismiymiş, neden propaganda yapıyormuşuz, gibisinden... Kapının önünde gösteriler yaptılar. Smyrna, Hititlerden gelme MÖ 400'lü yıllardan kalma bir İzmir adı... İnanın yabancılar destek oldu o günlerde.
-Antakyalı genç patron Alper Ahmedoğlu da bizi izliyor, bir sohbet de onunla yapıyorum. Amerika'ya ne zaman geldin?
Ben de bir Türk restoranında 'Ali Baba'da çalıştım uzun süre... New York'a okumak için geldim. Uluslararası Gemi Taşımacılığı'nda mastırımı tamamlıyordum ki lotodan Green Card'ım çıktı. Bunu değerlendirelim dedik. Zaten aynı evi paylaşıyorduk Emrah'la. Kendi işimizin patronu olalım dedik.
BROADWAY HAYALİ
-Yemek seçiminiz?
Türk mutfağı. İzmir öncelikli, Akdeniz ve Ortadoğu'dan da faydalanıyoruz. İzmir mutfağı ile Amerikalıların pek alışık olmadıkları zeytinyağlı yemek kültürünü empoze ediyoruz. Lahmacun'u 'Turkish Pizza' diye sunuyoruz. Kazandibi'ne 'Turkish Custard', künefe'ye 'Aangel Hair' yani melek saçı isimlerini verdik.
-Burası çok popüler bir cadde, rekabet durumları?
Burada tesadüfen yer bulduk. Yabancılar bilhassa bizi desteklediler. Hele Broadway'in içinde olduğumuz için özel 'Broadway' menüleri hazırlıyoruz, tiyatro oyuncuları ve tiyatro seyircilerine. İnternet ve telefon siparişleri epey iyi duruma geldi. Yabancılara Türk kültürünü, ve kaliteli kişiler olduğumuzu göstermek istiyoruz. İnanın herkes bizimle çalışmak istiyor. Açalı birkaç ay oldu ve çok iyi bir yerdeyiz.
-Güzeller güzeli kızımız Ada Alize de İzmirli. Kızımız kimmiş restoran dışında?
Tiyatro, tiyatro... En sevdiğim şey tiyatro. Broadway hayali ile New York'a geldim. Stella Adler'den oyunculuk dersleri aldım. Şimdi Broadway Dance Center'da dans dersleri alıyorum.
-Türkiye'de tiyatro ile ilgin var mıydı?
Olmaz mı? Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda "Bir evlenme teklifi"nde oynadım. Televizyonda 'Hatırla Sevgili' ve 'Cennet Mahallesi' dizilerinde rol aldım.
-Nerelisin? Anne, baba?
İzmir Alsancak. Annem 9 Eylül'de oyun yazarı. Babam Sabah gazetesi Spor yazarı Zafer Erten. Şimdilerde federasyon yöneticilerinden.
-İzmir?
Türkiye ve dünyada severek yaşayabileceğim en güzel yer. İzmir'in insanı niye güzel biliyor musunuz, samimi ve hür çünkü.
Söyleşinin sonunda şunu söyleyebilirim... Her iki ortağın bir ağızdan soyledikleri, 'kimseden yardım almadık, bu bizi daha da mutlu ediyor' özgüveni... İşin en güzel tarafı da yabancıların mekana girerken dikkatlerini çeken, duvarda asılı bir fotoğrafı sorunca aldıkları cevap; 'O bizim önderimiz Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, bizim bağımsızlık simgemiz.
No comments:
Post a Comment