İstiklal Caddesi’nin yeni cazibe merkezlerinden biri olan ve iki ay kadar önce kapılarını açan Salt Beyoğlu’nun içindeki bistronun işletmesini Ali Selçuk ve ünlü şef Murat Bozok üstlendi.
Amerika’da Johnson& Wales’de aşçılık eğitimi aldıktan sonra uzun yıllar Londra’da Michelin yıldızlı dünyaca ünlü Pierre Gagnaire, Gordon Ramsay ve Angela Hartnett gibi şeflerle çalışan Bozok iki yıl kadar önce İstanbul’a gelerek Mimolett’i açmıştı.
Mimolett’te Fransız ağırlıklı Akdeniz mutfağı yapan ünlü şef, Salt Bistro’da farklı bir tarz deneyerek daha geniş bir coğrafyadan örnekler sunuyor. Hem Salt yönetimi hem de Bozok, buranın minimalist ve malzemeyi ön plana çıkaran bir yer olmasını istemişler.
Salt Beyoğlu’nun başlangıç, salata, sandviç, pizza, makarna, et yemekleri ve tatlılardan oluşan klasik mönüsünün yanında bir de sergilerden esinlenerek hazırlanan ve sadece akşamları sunulan fiks bir mönüsü var.
Bozok bu mönüyü, Chicago’daki Alinea adlı restoranı ile tanınan Michelin yıldızlı Grant Achats’ın yeni açtığı Next adlı restoranında uyguladığı ve üç ayda bir değiştirdiği konseptten etkilenerek oluşturmuş. Achats, restoranını modern Fransız mutfağının babası kabul edilen Auguste Escoffier’nin yemekleri ile açmış, ikinci üç ayda ise 2030 yılının Hong Kong mutfağından örnekler hazırlamıştı.
Her sergide değişecek fiks mönü sanatçıların yapıtları, beğenileri, kültürleri ve yaşamlarından yola çıkarak oluşturulacak. Amaçsa konukların sergilerden aldıkları görsel hazzı, damak tadıyla bütünleştirmek ve unutulmaz kılmak.
İlk fiks mönüde Salt’ın en üst katındaki ‘Edible Garden’ından (Yenilebilir Bahçe) domates salatası, ikinci kattaki Genç Alman Sanatçılar sergisinden yola çıkarak hazırlanan ızgara dana sosisli spetzle (Bir cins Alman makarnası) var.
Tatlı olarak sunulan Amarone’li sufleye ise birinci katta sergisi devam eden, 2007 yılında kaybettiğimiz ünlü sanatçı Hüseyin Bahri Alptekin’in Amarone şarabına duyduğu sevgi, esin kaynağı olmuş.
Murat Bozok “Bu mönü benim için de bir meydan okuma çünkü çok araştırmam, üzerinde çalışmam gerek” diyor. Ahmet Öğüt’ün bu ay içinde başlayacak ‘Yokuş Boyunca’ adlı sergisi için şimdiden çalışmaya başlamışlar.
Geleneksel ve modern yan yana
Salt’ın yönetim direktörü Sima Benaroya’yla birlikte mönüden cacık soslu falafel, güveçte mozzarellalı patlıcan, carpaccio’lu pizza, üçlü mini burger, İzmir tulumlu lazanya gibi yemekleri tattık. Açık mutfakta hazırlanan yemeklerin tümü hem lezzeti hem de sunumuyla bir şef mutfağından çıktığını belli ediyor.
Brownie, kirazlı yeşil çaylı muffin, cevizli ve havuçlu kek, çikolatalı ve mısır gevrekli cheesecake’ten oluşan tatlı tabağı ise tatlıyla benim gibi pek işi olmayanları bile baştan çıkarıcı muhteşem bir lezzette. Köfteli köy eriştesi, beğendili kuzu tandır gibi ana yemekleri ise aklım kalmasına rağmen maalesef deneyemedim.
Murat Bozok, gittikçe Türk ve Doğu Akdeniz mutfağına yaklaşıyor gibi görünüyor. Mimolett’te bile önümüzdeki yıl bir değişim yaşanırsa şaşırmayalım...
Salt Bistro’da yemek fiyatları 9-28 TL aralığında. Ama özellikle şarap fiyatlarında iddialılar. Gerçekten de ben bugüne dek şarap listelerinde Terra Shiraz’ın 60, Kayra Vintage’ın 85 ve Sevilen Centum Shiraz’ın 95 TL olduğunu pek görmedim. Hafta içi 18.00- 20.00 saatleri arası ‘happy hour’ uygulaması var, tüm içecekler yüzde 50 indirimli.
80-85 kişi kapasiteli Salt Bistro’nun arkasında bahçesi de var. Zaten akşamları sanat merkezi kapandıktan sonra girişler avlunun açıldığı Saka Salim Sokak’tan yapılıyor.
İstiklal Cad. No: 115 Beyoğlu
Tel: 0212 292 76 05
No comments:
Post a Comment